Dünya genelinde her yıl yaklaşık iki milyonu aşkın kişi göğüs kanseri ile tanışıyor. Günümüzde hala 10 milyona yakın bayan ya tedavi görmekte ya de tedavisi tamamlanmış olarak hayatına devam ediyor. Bilim dünyasının üzerinde en fazla araştırma yaptığı kanser çeşitlerinin başında gelen göğüs kanserinde son yıllarda teşhis ve tedavi yollarındaki süratli gelişmeler hem hayat mühleti hem de ömür konforu açısından çok değerli güzelleşmeler sağlarken, erken teşhis hayat kurtarıyor! Erken tanıya yönelik her yıl Ekim ayı Göğüs Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında düzenlenen etkinliklerden biri de Acıbadem Ataşehir Hastanesi’nde gerçekleştirildi.
Pembe İzler Bayan Kanserleri Derneği’nin dayanağıyla gerçekleştirilen ve ünlü oyuncu Hazal Filiz Küçükköse’nin de katıldığı ‘Meme kanserinde her raunda hazırız” etkinliğine; Acıbadem Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Saçak, Beslenme ve Diyet Uzmanı Parıltı Ecem Baydı Ozman ve alanında önde gelen pek çok uzman katıldı. Uzmanlar meme kanserinden korunmak için yapılması gerekenleri ve tedavi sürecinde öne çıkan gelişmeleri anlattılar, iştirakçilerden gelen soruları yanıtladılar.
Meme kanserinde erken teşhis tüm kanser tiplerinde olduğu üzere hayat kurtarıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, erken teşhis sayesinde tedavide muvaffakiyet oranının yüzde 95’e çıktığını ortaya koyuyor. Hatta tam muvaffakiyet sağlamak da mümkün olabiliyor. Bu nedenle göğüs kanserine karşı farkındalık oluşturmak ve toplumda yanlışsız bilinen yanlışları hafızalardan silmek hastalığa karşı tedbir almada ve çabada büyük kıymet taşıyor. Ünlü oyuncu Hazal Filiz Küçükköse de, toplumsal farkındalığa katkı sağlamak emeliyle aktifliğe katıldı ve göğüs kanseri alanında uzman tabipleri dinledikten sonra kendisinin de çok kıymetli bilgiler edindiğini, hatta ‘mamografinin ve biyopsinin ziyanlı olduğu’ halindeki bilgilerinin de hurafeden ibaret olduğunun farkına vardığını vurguladı.
Hazal Filiz Küçükköse: “Teyzem gebeyken göğüs kanseri tanısı aldı”
Sözlerine, yıllar evvel 39 yaşında göğüs kanserine yakalanan ve üç yıl içerisinde hayatını kaybeden teyzesini anarak başlayan Hazal Filiz Küçükköse şöyle konuştu: “Teyzem gebeydi ve göğüs kanseri tanısı aldı. 90’lı yıllardı ve ben küçük bir çocuktum. Teyzemin yaşadıklarını görüyordum. Sanırım ileri evrede anlaşılmıştı ve teyzemin kanseri süratle ilerledi ve 3 yıl içinde onu kaybettik. Ailemiz için çok acı bir süreçti. O yıllarda teyzemin yaşadıklarını gördüğümde, göğüs kanserinin ne kadar güç bir hastalık olduğunu anlamıştım. Geç teşhis almıştı ve hastalığı süratle ilerlemişti. Günümüzde ise erken teşhis alma talihi son derece arttı ve erken teşhisin hayat kurtardığını biliyoruz. Ailemde göğüs kanseri hikayesi olması nedeniyle ben de yıllık denetimlerimi yaptırıyorum. Göğüs kanseri ile ilgili hurafelerden de kendimizi kurtarmamız ve gerçek bilgiler öğrenmemiz kural. Ben bugün kıymetli hocalarımı dinledikten sonra “mamografinin radyasyon nedeniyle ziyanlı olduğu”, “biyopsinin de kanserli hücrenin patlayıp yayılmasına neden olduğu” halindeki bilgilerin hurafe olduğunu öğrendim!”
Prof. Dr. Metin Çakmakçı: “Erken evrede tedavi başarısı çok yüksek”
Acıbadem Ataşehir Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Metin Çakmakçı, erken teşhisin kıymetine dikkat çekerek şöyle konuştu: “Meme kanseri tüm dünyada en sık görülen kanser çeşitlerinden biri. Dünyada 2.3 milyon, ülkemizde ise 25 bini aşkın bayan göğüs kanseri ile tanışıyor. Bu sayı giderek artıyor. Göğüs kanserinin günümüzde genç yaşlarda da sık görüldüğüne şahit oluyoruz. Bu nedenle toplumsal bilinçlenme son derece değer taşıyor. Göğüs kanserinin kolay tarafları var zira tanısı kolay. Kâfi ki düzgün denetimler yapılsın, zira daha bir belirti vermeden teşhis koyabiliyoruz. Lakin erken teşhiste elle denetimin muayene yerine geçmediği kesinlikle bilinmelidir. Zira elle denetimde bayanın eline rastgele bir kitle vb gelmediğinde ‘benim bir şeyim yok’ diyerek vakit kaybedebiliyor. Bu nedenle her bayanın 40 yaş sonrasında her yıl nizamlı muayene, ultrason, sonografi ve mamografi yaptırmaları, erken teşhis talihini artırır. Erken evrede yakalanınca tedavisi çok kolay ve çok başarılı yapılabilen bir kanser. Erken evrede yakalandığında 5 yıllık hayat yüzde 95’in üzerinde ki çok az kanserde bu oran kelam bahsidir.”
Prof. Dr. Özge Gümüşay: “Meme yapınızı tanıyın lakin tarama için kesinlikle mamografi yaptırın”
Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Özge Gümüşay da konuşmasında, erken teşhisin tedavi seçeneklerini değiştirdiğini vurgulayarak, bayanların göğüs yapılarını tanımaları ve göğüslerinde meydana gelen mümkün değişiklikleri fark etmelerinin son derece kıymetli olduğunu fakat kendi kendine muayenenin kâfi olmadığını vurgulayarak “Meme yapınızı tanıyın ve denetimde farklılık var mı diye bakın ancak bu göğüs kanseri taraması için kâfi değildir. Göğüs kanseri taraması için 40 yaşından sonra yılda bir mamografi yaptırmak gerekir. Tümör şimdi çok küçükken yahut öncül hücreyken mamografide yakalamak çok değerli. Hastalığın tipine ve biyolojisine nazaran tedaviler değişmekle birlikte bütün hastalarımızı ne kadar erken evrede yakalarsak hem muvaffakiyet oranımız artıyor, hem tedavimizin yoğunluğu azalıyor ve hasta için çok daha kolay bir süreç haline geliyor” dedi. Erken teşhisin tedavi seçeneklerini değiştiren çok kıymetli bir kazanım olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gümüşay, günümüzde ileri teşhis göğüs kanserlerinde de tedavi usullerinin geliştiğini belirterek şöyle konuştu: “Özellikle erken evrede geldiğinde hastalarımız bazen kemoterapi bile vermeden, yalnızca endokrin tedavi ve cerrahi tedavi ile tam kür sağlayabiliyoruz. Bununla birlikte ileri evre tedavide de, metastatik evre olsa da hastalarıma söylediğim cümle; tedavi edilebilir bir hastalığınız var. Ne demek bu? Aslında göğüs kanserinde o kadar çok gelişme var ki, yeni ilaçlar, akıllı ilaçlar, immünoterapiler birçok tedavi seçeneği ile çok çok yeterli sonuçlar elde edebiliyoruz. Hastalarımız metastatik göğüs kanseri tanısı aldığında da kesinlikle onkoloji uzmanı ile bu tedavi sürecini yönetmeli.”
Prof. Dr. Bülent Saçak “Erken teşhis hayat kurtarır, göğüs tamiratı da hayata bağlar”
Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Bülent Saçak “erken teşhis hayat kurtarır, göğüs tamiratı da hayata bağlar, bizim mottomuz da bu” diyerek başladığı kelamlarına şöyle devam etti: “Meme kanseri çok yaygın üstelik çok tedavi edilebilir bir hastalık fakat hastalık yalnızca biyolojik değil, organ yalnızca biyolojik bir organ değil. Psikososyal olarak da misyonu olan bir organ. Hasebiyle bayanın hastalığı tam olarak nitekim atlatabilmesi için, sahiden tam olarak güzelleştim diyebilmesi için beden bütünlüğünün de korunması gerekiyor. Zira göğsün bir kimlik organı, bir kadınlık organı olduğunu biliyoruz. Bu manada tedavinin tam olarak tamamlanması, bayanın göğsünün alındıktan sonra göğsün yine oluşturulmasıyla, simetrik ve doğala yakın bir göğüs görünümü elde edilmesiyle sağlanabiliyor. Bu manada plastik cerrahlara da büyük misyon düşüyor. Biz de çeşitli farklı plastik cerrahi teknikler uygulayarak, hastanın kayıplarını gidererek, hastanın hastalığı gerçek manada atlatabilmesine, önüne bakabilmesine, hayatına devam edebilmesini sağlamaya dikkat ediyoruz. Son yıllarda gerek bayan bedenini biyolojiyi anlamamız, gerek onkolojide artan bilgiler, gerek implant teknolojisinde artan bilgiler ve yenilikler sayesinde bugün hem insanın kendi bedeninden hem de silikonlarla hastanın kozmetiğini bozmayan, hayata kaldığı yerden devam etmesini sağlayan uygulamalar yapabiliyoruz.”
Nur Ecem Baydı Ozman: “Batı tipi beslenmeyi Akdeniz tipi diyetle değiştirmek gerekiyor”
Beslenme ve Diyet Uzmanı Işık Ecem Baydı Ozman yalnızca göğüs kanserinde değil, tüm kanser cinslerinde insanların sihirli şeyler duymak istediklerini, lakin ‘şunu yiyelim işe yarasın’ tipinden sihirli bir besin olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Kansere karşı korunmada olduğu üzere, kanser tedavisi sırasında da âlâ beslenme alışkanlıklarının sürdürülmesi gerekiyor. Bilhassa batı tipi beslenme dediğimiz işlenmiş besinler, kızartmalar ve şekerin ağır olduğu beslenme cinsinin Akdeniz tipi diyetle değiştirilmesi gerekiyor. Akdeniz tipi beslenmede; balık, tam tahıllar, zerzevat, meyve, zeytinyağı ve lifler var. Bunların göğüs kanseri dahil tüm kanserlerde kollayıcı olduğunu bilimsel olarak biliyoruz. Bunların antrenmanla kombinlenmesi, ülkü beden yükünde olunması, yağ oranının çok yüksek olmaması gerekiyor. Sürdürülebilir şeyleri hayatımıza dahil etmemiz gerekiyor.” Ozman, kanserden korunmak için uzak durulması gerekenleri ise şöyle anlattı: “Özellikle işlenmiş etlerden ve kırmızı etlerden uzak durulması gerekiyor. İşlenmiş etlere toleransımız epeyce az. Neredeyse hiç tüketilmemesi gerekir. Kırmızı etin de haftada 350-500 gram ortasında tüketilmesi öneriliyor. Daha fazlasının kanserler üzerinde tetikleyici olabileceği söyleniyor. Onun dışında birşeyleri destek formunda almak, bilhassa tedavi esnasında çok riskli olabilir. Yani bir eser çok uygun olabilir ancak onu ağır bir formda destek olarak almak, tam aksisi tesir yaratabilir. Bu manada destek kullanılacaksa da kesinlikle tabibe danışılarak, o anda kullanılan ilaçla bir etkileşim var mı bundan emin olarak ilerlemek gerekebiliyor.”
Sosyal medyadan öğrendikleriniz sıhhatinizi riske atabilir!
Beslenme ve Diyet Uzmanı Işık Ecem Baydı Ozman, kanserden korunmada beslenmenin değerli bir faktör olduğunu, kesinlikle Akdeniz tipi beslenme alışkanlıklarının kazanılması gerektiğini belirterek, toplumda çok sık yapılan ve insan sıhhatini tehlikeye atan kusurlara da dikkat çekti. Ozman şöyle konuştu: “Günümüzde bilhassa toplumsal medya hayatımızın çok fazla içerisinde ve ne yazık ki çok yanlış bilgiler var; bunları hepimiz duymak istiyoruz insan olarak, bana ‘hap bilgi gelsin ve işime yarasın’. Lakin şimdi bilimde literatürde bu türlü bilgiler yok. Üstelik bu çeşit bilgiler yarar yerine son derece ziyanlı olabiliyor, tedavinin aksamasına hatta tam karşıtı sonuç alınmasına yol açabiliyor. Örneğin; bir şeyleri destek olarak almak tedavi esnasında çok riskli olabilir. Yani bir eser çok düzgün olabilir lakin ağır bir formda destek almak tam zıddı tesir yaratabilir. Bu manada bir destek kullanılacaksa da kesinlikle tabibe danışılarak, o anda kullanılan ilaçla bir etkileşim var mı bundan emin olarak ilerlemek gerekiyor. Tekrar antioksidanları çok yararlı diye biliriz ve evet yararlıdır da. Lakin fazla alındığında tam zıddı tesir yaratabiliyor!”
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
