Oppenheimer başta ülkemiz olmak üzere dünyada büyük bir ilgiyle takip edildi. Nolan imzası taşıyan biyografik film, J. Robert Oppenheimer’ın hayatını gözler önüne seriyor. Filmin, Star Wars evreninden bir filmle ortak noktası olduğu düşünülebilir. Peki bu nasıl bir ortaklık?
Sinema dünyasında son zamanlarda dikkat çekici gelişmeler yaşandı ve “Oppenheimer” filmi, J. Robert Oppenheimer‘ın (Cillian Murphy) trajedisini ele alan yapısıyla büyük bir etki yarattı. Christopher Nolan’ın yönetmenliğini üstlendiği bu biyografik film, nükleer fizikçinin yaratımının asıl amacının nasıl çarpıtıldığını ve binlerce masum insanın ölümü için kullanıldığını gözler önüne seriyor. Ancak Collider’e göre bu hikaye sinema dünyasında daha önce anlatılmış bir benzeriyle örtüşüyor; uzak bir galakside geçen bir hikaye. Eğer noktaları henüz birleştirmediyseniz, “Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi” filmi ve ana karakterlerinden biri olan Galen Erso (Mads Mikkelsen) bahsedilen konu.
“Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi”, 2016 yapımı bir film olup, çoğunlukla Ölüm Yıldızı planlarını çalan isyancı bir grubu merkezine alsa da, gezegenleri yok edebilen bir süper silahın nasıl ortaya çıktığını anlatıyor. Bu film aynı zamanda “Catalyst” adlı tamamlayıcı romanla da desteklendi. Oppenheimer‘ın yarattığı bombalar gibi, Ölüm Yıldızı da tüm bir gezegeni yok edebilecek nihai bir yıkıcı güce sahip. Bu silahın amacı sadece askeri değil, aynı zamanda politik olarak da kullanılmaktadır. Ölüm Yıldızı’nın tasarımı, İmparatorluk’un gücünü diğer sistemlere kabul ettirmesini hedeflemektedir. Bu durum, atom gücünün ABD hükümeti tarafından da benzer şekilde kullanılmasına benzetilebilir.
Rogue One‘ın temel fikri, John Knoll adlı ünlü ILM görsel efekt süpervizörü tarafından ortaya atıldı. Hikaye başlangıçta, Oppenheimer‘ın atom bombasını geliştirme sürecine duyduğu pişmanlığı yansıtarak “Dünyaların Yok Edicisi” adını taşıyordu. Sonunda film, Ölüm Yıldızı planlarının nasıl çalındığını anlatan bir hikayeye dönüştü. Filmin gelişimi sırasında, Galen Erso‘nun rolü oldukça kilit bir hale geldi.
Galen Erso‘nun karakteri, filmdeki ana hikayenin yanı sıra duygusal bir boyut eklemek amacıyla tasarlandı. Galen, hem kızı Jyn Erso‘nun Asilerle birlikte göreve katılması için bir motivasyon sağlar hem de Ölüm Yıldızı‘nın tasarımında rol oynayan bir bilim adamının hikayesini anlatır. Galen’in yaptığı araştırmalar, gezegenleri yok edebilen Ölüm Yıldızı süper lazerinin tasarımının temelini oluşturur.
Rogue One‘ın hikayesi, Ölüm Yıldızı ve atom bombası arasındaki paralellikleri gözler önüne sermek amacıyla geliştirilmiştir. Her iki silah da aslen iyi niyetlerle başlayan, ancak sonunda büyük yıkım potansiyeline sahip silahlar olarak ortaya çıkmıştır. Bu noktada Galen Erso‘nun ve Oppenheimer‘ın hikayeleri arasındaki benzerlikleri görmek oldukça ilginçtir.
Rogue One: Bir Star Wars Hikayesi, George Lucas’ın Yıldız Savaşları evrenindeki ilham kaynaklarından sadece biridir. Tıpkı Galen Erso‘nun hikayesinde olduğu gibi, Yıldız Savaşları‘nın temelinde de tarihsel ve mitolojik paralellikler bulunmaktadır. George Lucas‘ın seriyi oluştururken tarihsel referanslarını ve mitleri nasıl kullandığını anlamak, Yıldız Savaşları‘nın derinliğini daha iyi kavramamıza yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, “Oppenheimer” ve “Rogue One” gibi filmler, tarihsel ve mitolojik referansları modern bir bağlamda kullanarak güçlü ve anlamlı hikayeler anlatma geleneğini sürdürüyor. Bu tür filmler, izleyicilere hem eğlence hem de düşündürücü içerik sunarken, aynı zamanda geçmişle günümüz arasındaki bağları da kurmamıza yardımcı oluyor.