Günlük hayatta tükettiğimiz hangi gıdaların besin zehirlenmesi ve bununla bağlantılı hastalıklara yol açması ihtimali daha fazla? Hangi gıdalardan uzak durmalıyız? Az pişmiş hamburger eti ya da sushi riskli mi?
Gıda tüketimine bağlı hastalıklar sağlığımızı ciddi şekilde tehdit edebiliyor. Netflix’de yayınlanan bir belgesel, tükettiğimiz gıdalarla ilgili “kirli gerçekleri” ortaya koyuyor.
Salmonella, Koli basili (E. Coli) ve Listeria gibi hastalıkların kurbanlarıyla çalışan gıda güvenliği uzmanı avukat Bill Marler, uzak durmamız gereken gıdaları anlattı:
17 yaşındaki ABD’li Stephanie Ingberg, bahar tatili için Dominik Cumhuriyeti’ne giden uçağa binmeden önce midesinde bir rahatsızlık hissetti ama çok da önemsemedi.
Oteline ulaştığında kendini daha iyi hissediyordu, ancak aynı gece giderek kötüleşti. Kendini hastanede buldu.
Ertesi sabah annesini dahi tanıyamayacak hale gelmişti. Böbrekleri artık çalışmıyordu. Beyin dokusu şişmiş, felç geçirmişti.
Stephanie’nin ailesi genç kızın tedavi için acilen ABD’ye geri götürülmesini sağladı. Burada koli basili teşhisi kondu. O gece de durumu kötüleşti ve komaya giren Stephanie’nin son duası için bir rahip çağırıldı.
Hastanede başında duran rahip duasını okumaya başladığında Stephanie’nin gözleri açıldı. Hayatta kalmış olsa da, koli basiliyle teması , ömrü boyunca peşini bırakmayacak sağlık sorunlarına neden oldu.
Stephanie’nin de katkıda bulunduğu Netflix’te yayınlanan “Yemeğimizi Zehir Eden Kirli Gerçekler” belgeseli, gıda zincirimizdeki hijyene yönelik hataların, tüketiciler için yıkıcı sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor.
Belgeselde yaşadıklarını anlatan Stephanie, böbreklerindeki sorun için her gün ilaç almak zorunda. “Böbrek nakli yaptırmak zorunda kalabilirim. Hayatımın sonuna dek diyaliz makinesine bağlı yaşama ihtimalim var. Bir salata yedim ve şimdi sağlığıma yönelik uzun vadeli etkileriyle mücadele ediyorum” diye konuşuyor.
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, kontamine ya da bozulmuş gıda tüketimi nedeniyle her yıl 600 milyona yakın insan hastalanıyor. 420 bine yakını da hayatını kaybediyor.
Ne yediğimize dikkat ederek hayatımızı kurtarabileceğimizi savunan Avukat Bill Marler’ın sağlıklı kalmak için önerileri şöyle:
Pastörize edilmemiş süt ve kutu meyve suları
Marler müvekkillerinden duydukları sonrası, çiğ ya da pastörize edilmemiş süt ürünlerinden, aynı zamanda pastörize edilmemiş meyve sularından uzak durmaya yemin etmiş.
Bu ürünler Stephanie’yi hasta eden koli basili ile benzer riskler taşıyor.
Marler, “İnsanlar 19. yüzyıldaki hastalıkları unuttular. Pastörize olmayan sütlerin sağlığa olan faydaları, bu riski almaya değmez” diyor.
Çiğ filizler
Marler, yonca, maş fasülye, ya da fasulye filizi gibi çiğ filizleri de tüketmiyor.
Bu gıdalar dünya tarihindeki en büyük salgınlardan bazılarıyla ilişkilendirilmişti. 2011’de Almanya’da çemen otu tohumuna bağlı bir salgın patlak vermiş, yaklaşık 900 kişide böbrek yetmezliği görülmüş, 50’den fazla kişi de ölmüştü.
Marler, dışarıda yetiştirilirken kontamine olan bu tohumların, filizlenmesi için içeriye alınarak suda bekletilmesi sonucu “bakteri gelişimi için mükemmel bir ortam” hazırlandığını söylüyor. Marler, “Gıda güvenliği sektöründe bu çiğ filizleri yiyen bir kişi dahi tanımıyorum” diye de ekliyor.
İyi pişirilmemiş etler
Kıyma, etin yüzeyindeki bakterinin içeriye karışabilmesi nedeniyle riskli olabiliyor. Bu yüzden hamburger etinin iyi pişirilmesi önemli. Böylece ciddi bir hastalığa neden olacak kadar fazla bakteri taşımıyor.
“Yaklaşık 50 koli bakterisi sizi öldürmeye yeter; 100 bin bakteri iğne ucuna sığabiliyor. Görebileceğiniz, tat ya da kokusunu alabileceğiniz bir şey değil. Hamburgeri iyice pişirmek tek güvenli yol” diyen Marler, mikroplardan arındırmak için etin iç sıcaklığının 69 dereceye kadar çıkmasını öneriyor.
Biftek, dışındaki bakteriler pişirme sırasında yok edildiği için genelde o kadar tehlikeli değil.
Yıkanmış ya da hazır meyve ve sebzeler
Gıda güvenliği danışmanı Mansour Samadpour’a göre ise, hamburgerin en tehlikeli kısmı et değil, içindeki soğan, marul ve domates.
2006’da ıspanak nedeniyle büyük bir koli basili salgını patlak verdiğinde ABD’de 200 kişi hastalanmış, 5 kişi ölmüştü. Hastaların önemli bir bölümünü Marler temsil etti.
Bakterinin bulaşmasına sebep olan, Kaliforniya’da bulunan ve hayvanların da girdiği bir ıspanak tarlasıydı.
Hayvan dışkılarının koli basili bulaştırdığı ıspanaklar, daha sonra kesilerek bir tesiste üç kez yıkanmış ve bakteri ürünlere yayılmış, ardından ülkenin farklı kesimlerine gönderilerek birçok insanı hasta etmişti.
Marler, “Başkasının marulunuzu yıkamış olmasının getirdiği rahatlık nedeniyle, daha fazla insanın marulu ellemiş olması riskini almaya değer mi? Daha fazla insanın elinden geçer ve hastalık taşırsa, daha hızlı yayılacaktır” diyor.
Çiğ ve az pişmiş yumurtalar
Yumurtadaki tehlike, salmonella bakterisinden kaynaklanıyor. .
Kusma, ishal, ateş ve karın ağrısına neden olan ve sık görülen bu bakteri, hem çocuklarda hem de yaşlılarda ölümcül sağlık sorunlarına neden olabiliyor.
Tarihte yumurtaya bağlı pek çok büyük salgın meydana geldi. İngiltere’de 1988’de salmonella nedeniyle hükümet, 2 milyondan fazla tavuğun itlaf edilmesi emrini verdi. 2010’da benzer kaygılarla ABD’de 500 milyon yumurta toplatıldı.
Yumurtanın günümüzde eskisine göre daha az tehlike taşıdığını belirten Marler, yine de çiğ ve az pişmiş yumurta tüketmenin hâlâ ciddi bir salmonella tehdidi yarattığı görüşünde:
“Yaklaşık 10 bin yumurtadan birinin kabuğunun içinde salmonella var. Tavukların yumurtalığında gelişen salmonella yumurtaya geçiyor ve pişirmek dışında yapabileceğiniz başka bir şey yok.”
Çiğ istiridye ve diğer çiğ kabuklu deniz ürünleri
Sudaki organizmaları süzerek beslenen istiridyeler ve diğer kabuklu deniz ürünleri de riskli, çünkü suda bakteriyel ya da viral enfeksiyon olması durumunda bunlar, kolayca gıda zincirine geçebiliyor.
Marler’e göre küresel ısınma, sorunu daha da büyütüyor. Okyanustaki ısınma sonucu istiridye tüketimindeki besin kirlenmesi vakaları artabiliyor ve norovirüs, hepatit gibi hastalıklar ortaya çıkıyor.
Paketlenmiş sandviçler
Marler, paket sandviçlerin son kullanma tarihine dikkat edilmesini, tercihen kendi hazırladığımız ya da gözlerimizin önünde hazırlanmış sandviçleri tüketmemizi öneriyor.
Sandviçlerin üretim ve tüketim tarihi önemli çünkü Listeriyoz gibi hastalıklara yol açan ‘listeria montocytogenes’ bakterisi ortaya çıkabiliyor.
Bu bakterinin hem ABD hem de dünyanın geri kalanında pek çok ölüme yol açtığı ve tüketen neredeyse herkesin hastanelik olacağı uyarısında bulunan Marler, şöyle devam ediyor:
“Listeria, buzdolabı ısısında gayet rahat büyüyebiliyor. Eğer size biri sandviç yapar ve hemen tüketirseniz, risk daha az. Ancak o sandviç buzdolabında bir hafta beklemişse, listeria bakterisi sizi hasta etmeye yetecek kadar üreyebilir.”
Suşi genelde sorun yaratmıyor
Genelde şüpheyle yaklaşılan bir gıda da, sushi ya da suşi.
Marler’e göre Sushi’yi nereden aldığımıza dikkat etmemiz önemli.
“Biftek restoranına gitmektense iyi bir suşi restoranına gitmeyi daha sık tercih ederim” diyen Marler, balıktan bakteriyel enfeksiyon bulaşması riskinin daha az olduğunu vurguluyor.
Marler, “Suşiyi marketten ya da benzinciden almam” diye de ekliyor.