Galatasaray, UEFA Şampiyonlar Ligi’nin 2. hafta maçında Rams Park’ta Liverpool’u konuk etti. Okan Buruk’un öğrencileri, Victor Osimhen’in 16. dakikada penaltıdan kaydettiği golle İngiltere Premier Lig devini 1-0 mağlup etti. Aslan böylece bu dönem Devler Ligi’ndeki birinci galibiyetini aldı ve 3 puana ulaştı.
OKAN BURUK: ÇOK KIYMETLİ BİR GALİBİYETTİ
Maçın akabinde düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Galatasaray Teknik Yöneticisi Okan Buruk, “Çok kıymetli gece yaşadık. Bence yalnızca maçı kazanmak değil, oyun olarak da, görsel şölen olarak da uygunduk. Taraftarımızın maç öncesinden başlayan tutkusu, isteği, kadroyla birlikte savunma, hamle yapması kıymetliydi. Bu atmosferi yapan taraftarımıza teşekkür ediyorum. Taktiksel olarak çok uygun işler yaptık. Şu an Avrupa’nın en değerli kadrolarından biri, en yeterli takımına sahip ekiplerine biri. Çok güzel bir hocaya sahip. Maçın başından, sonuna kadar gol atmak için uğraş sarf ettik. Erken gol bulmamız bizim için avantajdı. İkinci gol talihi da bulduk. Maçın genelinde yaptığımız çabayla kazanmayı hak ettiğimizi düşünüyorum. Çok kıymetli bir galibiyetti. Başta oyuncularım olmak üzere herkese teşekkür ederim. Şampiyonlar Ligi’nde birinci maçta yaşadığımız makûs deneyim vardı. Liverpool’u yenerek orada kaybettiğimiz 3 puanı aldık. Yolumuz uzun, devam edeceğiz. Bizim için de moral oldu. Ülke futbolu için de moral oldu. Bir Türk ekibinin neler yapabileceğini gösterdik. O yüzden nitekim çok mutluyum” diye konuştu.
ARNE SLOT: FARKLI BİR YENİLGİYDİ
Liverpool Teknik Yöneticisi Arne Slot da karşılaşmanın akabinde düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Hollandalı teknik adam, maçı kazanmak için alana çıktıklarını belirterek, “Ama kazanamadık. Crystal Palace maçına nazaran farklı bir yenilgiydi. Burada grup açısından daha çok beğeneceğim nokta vardı. Birinci yarı yeterliydik, ikinci yarı durum bulmakta zorlandık. Onlar her şeyiyle grup savunmasına odaklandılar. İkinci yarıda top esasen oyunda çok kalmadı” tabirlerini kullandı.
Maçın akabinde Sarı Kırmızılılar’ın performansını pahalandıran FANATİK’in usta isimleri övgü dolu yorumlarda bulundular.
BÜYÜK SÜKSE / TUNÇ KAYACI – FANATİK
Böyle bir birinci yarı oynadıktan sonra neden olmasın dedirten bir müsabakaydı. Rakip malum mapalı kutu değil Premier Lig’in lideri Liverpool. O zaman yapılması gereken düzgün konsantre minumum kusur ve rakibi baskıyla yanlışa zorlamak. Çabucak çabucak birinci 45 dakikada bunların hepsini yaptık tahminen gol penaltıdan geldi lakin çok kiritik gol durumları da yakaladık lakin değerlendiremedik. Bu oyunda kilit olan orta alanımızdı. Okan Buruk; Lemina, Torreira ve İlkay’dan oluşan orta alan Liverpool orta alanına baş tutarken boş topları da Yunus’un klas ayaklarına bırakmıştı. Hakikaten değerli asistler da Yunus rakip savunmayı tehdit etmeyi başardı. Doğal ki bütçesi bizim 3 katı olan güçlü bir takım karşısında hem gol ararken hem de gol durumu vermemek çok kolay değildi. Gerçekten o denli durumlarda verdik ancak savunma ve kalecimiz yerinde müdahaleler yaparak rakibe gol müsaadesi vermedi. Sahiden hayal üzere bir birinci yarı oynadık ve soyunma odasına 1-0 önde girmeyi başardık. Nitekim bu maç öncesi Frankfurt‘a 5-1 kaybetmenin moral bozukluğu ve tedirginliği ile çıkmıştık soru işaretleri çoktu. Okan Buruk birinci yarı prestijiyle bütün sorulara yanıt vermişti lakin asıl olan 90 dakikayı bu türlü bitirebilmekti.
SONUNU GETİREBİLMEK
İkinci yarı mutlak iki golü Osimhen ile değerlendiremedik. Nijeryalı golcü hakikaten atsa tahminen maçı erken koparma bahtımız olabilirdi. 70’te Osimhen sakatlandı ve çıktıktan sonra Buruk’tan Sallai atılımını gördük. Bu türlü dayanıklılık ve güç isteyen bir müsabakada Macar oyuncu, yanlışsız bir tercihti. Şampiyonlar Ligi arenasında alınacak bir Liverpool galibiyeti büyük sükseydi ve Sarı-Kırmızılı takım nitekim kazanmak için büyük bir konsantre ile oynadı. Son kısımda Liverpool baskısı altında geçerken cansiparene savunma yapan bir Galatasaray vardı alanda. Nitekim Şampiyonlar Ligi’nde geceyi damgasını vuracak bir oyunu hoş bir skorla bitirmek çok çok değerliydi.
MUAZZAM GÜÇ / CEM DİZAR – FANATİK
Maç öncesi oluşturulan genel atmosferin tersine tam da beklediğim üzere alandaydı Galatasaray. Güçlü rakibe karşı güçlü oyun. Tıpkı bir evvelki Frankfurt maçının birinci devresinde olduğu üzere. Fark, bu defa devreyi 1-0 önde bitirmiş olmalarıydı. Liverpool’un güçlü yanlarına güçlü mahzurlar koyarken sol taraftan da Barış Alper Yılmaz’ın koşularına alan yaratacak kadar rakip savunmayı öne alacak uygulamaları hayata geçirdiler. Bunu da topla daha çok haşır neşir olan rakibi ceza alanı önünde kalabalık karşılayarak sağladılar. Lucas Torreira ile Mario Lemina’nın öncü kesiciliğinden sızanları da başta Ismael Jakobs olmak üzere savunmacılarıyla muvaffakiyetle erittiler. Evet penaltı öncesi üst üste önemli üç tehlike yaşadılar kalelerinde fakat devre sonuna gerçek en az üç tehlikeli tehdidi de yaşattılar Liverpool kalesinde! Merak, bu direnci ve sayısal olarak az olsa da pratik fakat olgun hamleleri ikinci devre de sürdürüp sürdüremeyecekleriydi. İİkinci devreye Liverpool yeterli başlamış görünse de Victor Osimhen ile biri gole çok yakın önemli teşebbüsleri sürdü Galatasaray’ın. Sakatlığın tesirini tam manasıyla astlatamadığı gözlenen Osimhen geçen sezonki gücünde olsa Arne Slot ile bu dönem çok para harcayan Liverpool’u İİngiltere’de tartışmalı günlerin bekleyeceği muhakkaktı.
OYNANMADAN KAZANILMAZ
Uğurcan Çakır’ın da kurtarışlarıyla son kısma önde giren Galatasaray tüm sahayı muazzam bir güçle kaplayarak maçı galibiyet istikrarında tutmayı başardı. Sona gerçek Liverpool sistemli oyundan uzaklaşıp ‘ihtimal belirsizliği’ne top atmaya başlayınca Okan Buruk’un şöhretli transfer Leroy Sane’siz planı güçle de birleşince Galatasaray maçı kazandı. Yani neymiş? Hiçbir maç oynanmadan kazanılmadığı üzere peşin peşin de kaybedilmiyormuş. Futbol bir sefer daha gösterdi ki her zahmetin kesinlikle bir tahlili bulunuyor.
HADDİNİ BİLMEDİ, BİLDİRDİ / BURAK ÖZDEMİR – FANATİK
Galatasaray dün Liverpool karşısında yalnızca futbol oynamadı. Alanda hengame etti, gerçek manada savaştı! Kolay değil, tarihin en düzgün Liverpool takımlarından biri, son Premier Lig şampiyonu, sezonun Şampiyonlar Ligi favorilerinden!
FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜ
Galatasaray kendi tarihinde hiçbir vakit savunma yapan ve dahası savunma yapmayı becerebilen bir ekip olmadı. Galatasaray’ın genetik kodlarında hiçbir vakit savunma olmadı. Rakip kim olursa olsun atak etmek oldu. ‘Haddimizi bilerek oynayalım’ klişesi vardı. Galatasaray dün gece haddini bilmedi, haddini bildirdi! Rakibe baskı yapabileceğin en uç noktaya kadar çıktı üstünde sarı – kırmızılı modüllü forma olan 11 oyuncu!
JAKOBS-SINGO!
Sahada kaleci Uğurcan Çakır’dan ileri uçtaki Osimhen’e kadar bütün ekip üstündeki formanın ve ay-yıldızın hakkını vererek oynadı. Lakin bu iki isme özel bir parantez açmak lazım. Jakobs, 60 dakika boyunca Frimpong’a uzatmalarla birlikte yaklaşık 40 dakika da Salah’a adım attırmadı. O kadar yakın savunma yaptı ki neredeyse rakip oyuncunun formasının içine girecekti.
Singo… Evvel Gakpo’yu sonra Isak’ı durdurmayı başardı. Bunları yaparken de vakit zaman rakibin süratli ataklarına önde yakalanan Davinson’un yerini kapattı. Galatasaray dün gece tribünlerdeki mükemmel taraftarlarıyla tarihi bir zafere imza attı. Artık bu maçı unutup Beşiktaş maçına mental ve fizikî olarak hazırlanmak ve o maçı da kazanmak gerekiyor ki Liverpool galibiyeti taçlandırılsın.
BÜYÜK İŞ / SERKAN AKCAN – FANATİK
Galatasaray, Liverpool karşısında kusursuz bir birinci yarı çıkardı. Crystal Palace, 3 gün evvel santrforu Mateta’yı Bradley ve Konate’nin üzerine sürüp Liverpool savunmasını sağ taraftan müşkül durumlara düşürüp yenmişti. Okan Buruk’un o maçtan çıkardığı değerli tahliller olacağını varsayarak Arne Slot, oyunu geriden sağlıklı kurmak ismine Szoboslai’yi sağ bek, Frimpong’u sağ açıkta kullandı. Okan hocanın en işine yarayan tercihin bu olduğunu söylemek gerek. Barış Alper fizik olarak hem Frimpong hem de Szoboslai’ye üstünlük kurdu. Esasen penaltıyı kazandığı durum klasik bir Barış Alper setiydi. Liverpool’un hamledeki top kaybı sonrası İİlkay Gündoğan’ın nefis pasını önüne alan Barış Alper Szoboslai’nin üzerine gidip penaltıyı aldı. Osimhen’in penaltısı maçın momentumunu Galatasaray’a getirdi.
OYUNA AKIL KATTI
Galatasaray’da Torreira, İlkay, Barış ve Osimhen bilhassa birinci yarıda çok büyük oynadılar. Esasen Liverpool’a karşı kazanmak için herkesin maksimumunda oynaması gerekir. Torreira, Liverpool orta alanına büyük üstünlük kurdu, top kazandı ve gerçek pas tercihleriyle atakları başlattı. İİlkay Gündoğan fevkalade bir akıl katıyor oyuna. Dün gece Liverpool’a karşı tüm grubun oyun aklıydı, zekasıyla Osimhen’i, Barış’ı, Yunus’u yanlışsız yerlerde topla buluşturdu.
SAHANIN EN SÜRATLİSİ
Osimhen, sakatlık sonrası tam manasıyla sıhhatine kavuşmamış olabilir lakin Liverpool’a karşı alana büyük bir karakter koydu. Konate ve Van Dijk’ın ardına yaptığı tüm koşulara yanıt aldı, sahanın en hızlısıydı. Konate’den kaptığı topta karşı karşı kaldığı konumda topu Allison’a nişanlamasa maçı çok erken bitirebilirdi. Sakatlanıp çıkana kadar resmen kanının son damlasına kadar gayret verdi. Okan hoca Sane’yi oyuna hiç almadı, Osimhen’in yerine Icardi’yi değil Sane ve Sallai ile devam edip baskı kalitesini koruyabilirdi. Icardi sonrası Liverpool baskısına direnmek için tüm ekip ekstra savaşmak zorunda kaldı.
GALATASARAY’IN ONURU! / HAMİT TURHAN – FANATİK
Hayatta en tehlikeli durum, karşınızdaki bir insanın, bir kurumun, bir topluluğun, bir topluluğun, bir milletin, bir ülkenin onuruyla oynamaktır. Onları itibarsızlaştırma gayretine girişerek hak etmedikleri formda kural dışı saldırmaktır. Palavra, iftira ve manipülasyon yollarıyla rakibiniz olan zümreye bel altı vurmaktır. Bunu yaparak rakibinize ziyan vereceğinizi düşünürsünüz lakin aslında yaptıklarınızın tam zıddı bir tesir yaratacağını hesaba katmazsınız! Örnek; Atatürk ve Kurtuluş Savaşı!
TAM TARAFTARIN ÜMİDİ KIRILMIŞKEN…
Galatasaray’ın bu dönem yaşadığı da tam olarak budur aslında. Her ne kadar kimi kilit noktalara, ekip bütünlüğünü sağlayacak, teknik yöneticinin rotasyonda elini güçlendirecek transferler yapılamadıysa da başta Osimhen olmak üzere takıma çok kıymetli oyuncular dahil edildi. Üstelik büyük maliyetlerle… Bütün bu yatırımların hedefi Şampiyonlar Ligi’nde başarılı olmaktı. Ligi zati bir formda götüreceği herkes tarafından lisana getiriliyordu.Gelgelelim Galatasaray, son üç haftada taraftarlarının ümidini kıracak bir oyun şekli ve skorlarla futbol kamuoyunda şaşkınlık yarattı. Eintracht Frankfurt karşısında alınan farklı mağlubiyet, ligde Konyaspor ve Alanyaspor karşısında üç puan alınmasına rağmen sergilenen son derece berbat futbol, tarihinin en yeterli takımlarından birine sahip olan ve adeta robotik bir makine nizamında oynayan Liverpool karşısında Galatasaray’ın ağır bir hezimete uğrayacağı tarafında beklentilere yol açmıştı.
RAKİP VE YANDAŞ TROLLER
Bu beklenti, Galatasaray taraftarının geceleri kabusu olurken, rakip taraftarların ise gerek toplumsal medyada gerekse çeşitli basın yayın platformlarında Galatasaray’la dalga geçer stilde yorumlarına yol açmıştı. Sarı-Kırmızılı grubun, yıllar evvel Beşiktaş’ın yaşadığı 8-0’lık faciaya emsal bir akıbete uğrayacağı, tahminen daha da berbat bir skorla karşı karşıya kalacağı istikametinde varsayımlar, daha doğrusu temenniler (!) her türlü kitle bağlantı aracında lisana getiriliyordu. Bu bahiste akla hayale gelmeyecek yayınlar yaparak Türkiye Harika Ligi’nin son üç dönemin şampiyonu, bu dönemin da birinci 7 haftasının puan kayıpsız başkanını yerin tabanına sokuyorlardı. Olağan, rakiplerin bu troll ordusuna Fatih Terim ve Arda Turan lobisi de eklenince başta Okan Buruk olmak üzere tüm kadronun istikrarı alt üst oluyordu. Gerek teknik heyetin taktiksel gerekse futbolcuların saha içinde yaptıkları kolay yanlışlar bunun en açık göstergesiydi.
GALATASARAY, AVRUPA’DA DAHA YOLUN BAŞINDA
Liverpool şu anda Yeryüzünün en değerli ve en oturmuş ekiplerinden biri. Şampiyonlar Ligi’nin de en büyük favorilerinden… Galatasaray da değerli yatırımlar yaptı Şampiyonlar Ligi için. Lakin, Liverpool, Real Madrid, Barcelona, Bayern Münih, PSG, Manchester City üzere ekiplerle kıyaslandığında, o kulvarda, bizim ligimizdeki Galatasaray-Fenerbahçe karşısındaki Konyaspor, Kasımpaşa, Başakşehir, Gaziantep vb. kadrolar üzere kaldığı bir gerçek. Bu nedenle Galatasaray’ı yönetenlerin çıtayı çok yükseklere çıkarması stratejik bir yanılgıydı. Çeyrek final, yarı final, hatta final değil, ligde gidebildiği yere kadar gitmesi daha gerçekçi bir maksat olacaktı! Bunu sakın vizyonsuzluk olarak algılamayın, karşınızdaki ekiplerin bütçesi en güzel yönetilen Galatasaray’ın bütçesinin beş katı. Burada asıl olan Şampiyonlar Lignin müdavimi olmak!
BAŞARININ MİMARI KATİYEN OKAN BURUK’TUR
Neyse… Bütün bunlar geçmişe yönelik tenkitler. Geçmişle yaşayamazsın. Geçmişten ders alarak geleceğini şekillendirirsin. Galatasaray Teknik Yöneticisi Okan Buruk dün gece işte motamot bunu yaptı. Liverpool denen futbol makinesine karşı tıpkı şekilde karşılık verecek bir birinci 11’le alana çıktı Okan Hoca. Ve Sarı-Kırmızılı futbolcular o karşılığı maçın büyük kısmında verdi de… Onlar kadar, tahminen de daha fazla uğraş etti Okan Buruk’un öğrencileri. Defans kurgusu da, orta saha da, forvet çizgisi da olabilecek en ülkü kadroyu teşkil ediyordu. Okan Hoca’nın teknik ve taktik tercihlerinin ne kadar hakikat olduğunu da zati kısa vakitte ispatladı alana çıkan 11 Aslan. Galatasaray’ın onuruyla, gururuyla kimsenin oynayamayacağını, dünyanın en yeterli gruplarından birine karşı verdikleri kora kor çabayla tüm yer küreye ispatladılar.
GALATASARAY’I HAFİFE ALANLAR YANAR
Galatasaray’ın olmazsa olmazı Barış Alper evvel bir yokladı Liverpool kalesini, Alisson başarılıydı. BAY, bu konumda biraz etraf denetimi yapıp Osimhen’i görse daha maçın başında skor 1-0 olacaktı. Birebir Barış Alper kısa bir müddet sonra Liverpool duvarını bir sefer daha delerek ceza alanına girince Szoboszlai tarafından tokatlanınca Kırmızı Şeytanlar’ın mukadderatı o dakikada yazılmış oldu. Osimhen’in, kalecinin kıpırdamasını bekleyerek yaptığı penaltı vuruşu ise Galatasaray’ın asla hafife alınmayacak bir dünya futbol fenomeni olduğunun en açık göstergesiydi.
UĞURCAN ÇAKIR YETERLİ DEĞİL, BÜYÜK KALECİ
Golün akabinde Liverpool yeniden baskı kurdu Galatasaray kalesinde. Lakin, Singo-Davinson-Abdülkerim-Jakops’tan oluşan savunma çizgisi, orta alanın sigortaları Torreria ve Lemina’nın da katkılarıyla taraftarın yüreğini ağzına getirecek durumlar vermediler. Bu başarılı savunma aşıldığı vakitte da sahneye Uğurcan çıktı ve Liverpool’un puan ümitlerini Ali Sami Yen’in çimlerine gömdü. Uğurcan demişken; bence Galatasaray kalesi bundan bu türlü en az 10 yıl emin ellerde. Uğurcan’ı herkes güzel kaleci olarak bilirdi lakin gerçek onun çok büyük bir kaleci olduğudur. Son bir kaç maçtır bunu dosta düşmana ilan etti, deneyimli eldiven.
RAKİPLERİNİN HEVESİNİ KURSAĞINDA BIRAKTI
Galatasaray dün gece dönemin kırılma maçında kusursuza yakın bir futbol ve gayret örneği vererek hem Şampiyonlar Ligi’ndeki tezini sürdürdü hem de lig için moral buldu. Liverpool maçında alınacak berbat bir skor camiayı karıştırmasının yanı sıra, başta, hafta sonu oynanacak Beşiktaş derbisi ve sonraki lig serüveni için de Cim Bom için alarm zillerinin çalması manasına geliyordu. Yaşlı kurt Sergen Yalçın ve Beşiktaş da aslında bu türlü bir tökezlenmeyi bekliyordu. Lakin Siyah-Beyazlılar için şimdilik konuttaki hesap çarşıya uymadı! Ancak bakıyorum Çarşı, maça hakem uydurmaya çalışıyor! Mamafih, başlarında Yetenekli Bay Ripley’i andıran Ali Koç üzere bir liderleri yok! Bütün bunlara ilaveten, Liverpool maçı, Okan Buruk’un ülkü takımının nasıl olması gerektiği konusunda gereğince fikir sahibi olmasına da yol açtı. Hani, bir musibet bin nasihatten yeterli derler ya, Okan Hoca için musibet olabilecek bir Liverpool maçı felakete dönüşmeden nimete dönüştü! Rakipleri için ise büyük soru işaretlerine!..
