Türkiye’nin gündemine oturan Elmalı Davası’nda 7 yaşındaki kız çocuğu ile 10 yaşındaki ağabeyinin cinsel istismara uğramasıyla ilgili iddialar vicdanları derinden yaraladı. Korkunç detaylar, babaannenin olayın merkezinde yer alan anne Merve Akman ve üvey baba Rahmi Akman’dan geçen yıl şikayetçi olmasıyla ortaya çıktı. Geçtiğimiz günlerde anne ve üvey babanın tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılması büyük tepki gördü ve çocuklar devlet korumasına alındı. Peki, 2 kardeşin çocuk psikoloğu gözetiminde çizdikleri ve cinsel istismarı ortaya koyan resimler hangi gerçeklere dikkat çekiyor? Çocuklarımızı istismardan ve istismarcıdan korumak için neler yapmalıyız? Cinsel istismara maruz kalan bir çocuk topluma nasıl kazandırabilir? İstismara uğramış çocuklar konusunda çalışmalar yürüten Uzman Klinik Psikolog Ceren Gümüş Yaşa cevapladı.

SENİM TANAY KARAKUŞ
senim.tanay@milliyet.com.tr
İstismar nedir, çocuklar hangi tür istismara maruz kalır?

Fiziksel istismar; düşme, yaralanma ve herhangi bir kaza dışında çocuğun ağır bir şekilde vücuduna darbeler alması, çocuğun vücudunda morarmalar olması, yanık izlerinin olması, kafa travmaları veya vücut travmalarının olmasıdır. Bu bir erişkin veya ebeveyn tarafından çocuğa ceza vermek, öfke boşaltmak için bilerek yapılır. Fiziksel istismara maruz kalan bir çocuk, gelişimsel anlamda problemler yaşayabilir, daha korkak ve ürkek olabilir.

Duygusal istismar; çocuğun benlik saygısını, benlik bütünlüğünü, değerlilik hissini; “Seviliyorum, beğeniliyorum, yeterliyim” algısını olumsuz yönde etkileyen her türlü eylem ya da eylemsizliktir. Yani çocuğa küfür etmek, hakaret etmek, sevgiden mahrum bırakmak, şefkatten mahrum bırakmak yani gereken ilgiyi göstermemek duygusal istismarın içerisine giriyor.

Ekonomik istismar; çocuğun gelişimini ve haklarını ihlal edici işlerde çalıştırılarak düşük ücretli iş gücü olarak kullanılmasıdır. Çocuğun dilendirilerek ya da çalışmaya zorlanarak bir çocuk olarak tüm haklarının ihlal edilmesi tamamıyla ekonomik istismardır.

Cinsel istismarda suçlu, mağdurun ebeveyni, akrabası, öğretmeni, abi, abla ya da amca, teyze dediği servis şoförü, kantinci, komşu, dedesi de olabiliyor. Cinsel istismarı sadece bir cinsel birleşme olarak düşünmemek lazım. Bir çocuğu sözle taciz etmek, mahrem bölgelerine dokunmak, tacizcinin kendi mahrem bölgelerine çocuğun dokunması istemesi, pornografik videolar seyrettirmek, tacizcinin cinsel organını göstermesi ya da çocuğun cinsel organına bakmaya çalışması bunların hepsi cinsel istismara girer.

Bu nedenle “Çocuğun beyanı esastır” çünkü bazı şeyleri somut olarak kanıtlayamamanız onun yaşanmadığı anlamına gelmiyor. Çocuk böyle bir şeyi farklı şekillerde anlatmaya çalışıyorsa cinsel birleşme yok diye istismar da yoktur denilemez.

‘NİYE ÖYLE YAPIYORSUN?’ DEMEYİN, ‘BİR ŞEY Mİ VAR?’ DİYE SORUN
Çocuğun cinsel istismara uğradığını anlamak mümkün mü? Hangi detaylar bu durumu işaret eder?

Dokunduğunuzda birden irkildiğini, bir yerde tek başına kalmak istemediğini, evde taciz yaşıyorsa eve ya da okulda taciz yaşıyorsa eve gitmek istemediğini görebiliyoruz.

Bazen kendine zarar verici davranışlar da sergileyebiliyor. Bu nedenle çocuk bir kişiye, bir ortama karşı tepki gösteriyorsa “Niye öyle yapıyorsun?” dememek gerekiyor. “Orada bir şey mi oldu?” diye düşünmekte fayda var.

‘İSTİSMAR ADALET, GÜVEN DUYGUSUNU ÇOK ZEDELİYOR’
Cinsel istismara uğramış bir çocuk kendini nasıl hisseder? Çocuğun dünyasında bu nasıl bir etki bırakıyor?

Kendisini yalnız hissedebiliyor, güven duygusu zedelendiği için sosyal hayattan kopabiliyor, “Bir daha böyle bir şey yaşar mıyım?” kaygısıyla bunu yapan istismarcıya benzeyen tüm insanlardan, ortamlardan uzaklaşabiliyor. Korkularda ve kaygılarda artış, yeme ve uyku problemleri, eğer okula giden bir çocuksa ders başarısında ve derslere katılımda azalma, sosyal bir çocuksa içe çekilme dediğimiz ilişki kurmakta zorlanma görülebilir.

İnsan eliyle yapılan ve etkileri kolay kolay silinmeyen mikro travmalar çocuğun adalet, güven, beden bütünlüğü, değer görme algısını çok fazla zedeliyor.

Cinsel istismara uğradığından şüphelendiğimiz ya da emin olduğumuzda nasıl bir yaklaşım sergilemeliyiz?

Eğer jandarma bölgesinde yaşıyorsanız 156 Jandarma ihbar hattına başvuru yapabilirsiniz. Bunlar dışında doğrudan savcılığa giderek şikayetçi olabilirsiniz. İnceleme talep edildiğinde sonuç olarak böyle bir şey yaşandığı ortaya çıkarsa çocuk koruma altına alınabiliyor.

‘OLANI BİTENİ ORTAYA EN İYİ RESİM YA DA OYUNLA KOYABİLİR’
İki kardeşin yaşadığı cinsel istismarın belgesi niteliğinde olan resimler hepimizi derinden sarstı. Uzmanlar neden bu yolu tercih ediyor? Doğrudan sorulan sorular ile yeterli bir cevap alınamaz mı?

Aşırı korkmuş, etkilenmiş bir çocuk konuşmada problem yaşayabiliyor. Cinsel birleşmeyle ilgili birçok şeyi bilmediği için yaşadıklarını aktaramayabiliyor. O yüzden görüşmelerde çocuğun dünyasına inebilmek için oyun ve resim çizme yöntemini kullanırız.

Resim çizmede çocukların yaşadığı olaylardan da ziyade gelişim durumlarını da görebiliyoruz. O yüzden resim çizme tekniği bizim için çok önemli. “Şöyle mi oldu, böyle mi oldu?” deyip çocuğu yönlendirmeden resim çizmesini veya bebekler üzerinden ifade etmesini isteriz.

Böylelikle çocuk hem olanı biteni olduğu gibi aktarır hem de daha az travmatize olarak aktarımda bulunur. Çocuklar bu görüşmelerde sorulardan çok fazla rahatsız olabiliyorlar.

Resim değerlendirmesi nasıl yapılıyor? Nelere dikkat ediliyor?

Kendisini diğer ebeveynine yapışık çizebiliyor ya kendini küçük bir yere çizebiliyor. İstismara maruz kalmışsa bazı bölgeleri özellikle çizebiliyor ya da endişe duyduğu için çizmiyor. Dolayısıyla resim yöntemi bizim için birçok anlamda haberci.

‘ALTINI BEZLERKEN BİLE DİKKATLİ OLMALISINIZ’
Çocuğun kendini istismardan koruması için hangi yolları izlemek gerekir? Çocukta istismara ve istismarcıya karşı bilinç yaratmak adına ebeveynler ne yapmalı?

Düşünsenize bunu yaparak büyüyen erkek çocuk “Eee ben bunu ulu orta yapabilirim” demek ki gibi bir algıya düşebiliyor. Oysa sadece kız çocuklar değil, erkek çocuklar da cinsel istismara maruz kalıyor. Dolayısıyla bunu göstermenin bir marifet olmadığını, mahremiyet bölgelerini anlatmak gerekiyor. Tabii ki iyi dokunuş ve kötü dokunuş kavramlarını da çocuklara anlatmak gerekiyor.

Çocuğun yabancılarla arasına mesafe koymasını sık sık hatırlatmak gerekiyor. Ebeveynlerin çocukları koruması çok daha önemli bir kavram. “Annedir yapmaz, babadır yapmaz, kardeştir yapmaz, komşudur yapmaz, imamdır, dededir yapmaz” gibi bir yaklaşım en büyük hata. Aşırı şekilde güvenmek, bazı şeylerin üzerini kapatabiliyor. Çocuk bir şey söylüyorsa mutlaka bunu dikkate almak lazım.

Yani hep komşuya giden bir çocuk “Artık ben o komşuya gitmek istemiyorum” dediğinde “Ya olur mu öyle şey niye gitmiyorsun?” demek yerine “Onunla ilgili bana anlatmak istediğin bir şey var mı, sana rahatsız hissettiren tuhaf bir şey mi oldu?” deyip bunu açıklamasına izin vermek gerekiyor. İstismara maruz kalan bir çocuk bunu çok kolay anlatamıyor. Bir de bu şekilde bir ret cevabı aldığında bunu anlatmakta daha da çok zorlanıyor.

O yüzden çocuklarımıza küçüklükten beri mahremiyet eğitimi vermek yani özel bölgelerini (göğüs, popo ve bacak arası) anlatmak gerekiyor. “Bu üç bölgene iyi hissettirmeyen bir dokunuş yapıldığında bağırmalısın, o ortamdan hemen uzaklaşmaya çalışmalısın, uzaklaşamadıysan da bunu daha sonra bize anlatmalısın. Biz seni her zaman dinleyeceğiz, her zaman yanındayız” mesajı verilmeli.

‘ÇOCUĞU TEKRAR KAZANMAK İÇİN SUÇ CEZASIZ KALMAMALI’
Cinsel istismara uğrayan bir çocuk bu travmayı atlatabiliyor mu? Gelecekteki yaşamını ne şekilde etkiliyor? Sağlıklı bir birey olması mümkün mü?

Bu bir nebze olsun adalet duygusunu zedeleyen travmayı iyileştirme yönünde bir adımdır. Tabii ki istismarcının mağdurla aynı yerde de olmaması gerekiyor. Elmalı Davası’ndaki en büyük problem bu: Çocuklar bir şey yaşıyor, bunu güç bela anlatıyorlar ama hâlâ istismarcıyla aynı evde yaşayınca mağdur bunun çözümsüz, çaresiz bir yol olduğunu düşünüyor, istismarcı da bunu yapmaya devam etmenin bir karşılığının olmadığının farkına varıp devam ediyor.

Süreğen, nitelikli istismar süreci devam ediyor. Tabii ki iyileşme mümkündür. Hayat devam ettiği sürece umut hep vardır. Ancak sıkboğaz etmeyen güzel bir takip sistemi oluşturmak ve çocuk için “Ben artık güvendeyim” duygusunu sağlamak gerekiyor. Çevrenin desteği de burada çok kıymetli. Ona kendini güvende hissettirecek sözler söyleyen, sırtını sıvazlayan kişilerin yanında olması iyileşme sürecini hızlandıracaktır.

Bazı ortamlarda “Aaa bu olayları yaşayan çocuk sen miydin?” diyerek çocuğa yaşadığı travmalar tekrar tekrar hatırlatılıyor. Bu sefer de çocuk istese de bu duygudan sıyrılamıyor. Böyle bir durumun bastırılması mümkün değildir, unutmak mümkün değildir ama iyileşmesi mümkündür. Yetişkinler gibi çocuklar da bu kadar ağır şeyleri unutamaz ancak doğru bir yaklaşımla sağlam bir şekilde hayata dönmek mümkündür.
Son Yorumlar