Yüzümüzde sinüs olarak isimlendirilen boşlukların içinde yer alan mukoza örtüsünün iltihaplanmasıyla karakterize bir hastalık olan sinüzit, ömür kalitesini hayli düşürebilen bir hastalık. Sinüs boşluklarının enfeksiyonu olarak da tanımlanan ve akut ile kronik olmak üzere iki kümeye ayrılan sinüzitin şiddeti ise hastadan hastaya değişiyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, günümüzde alerjen faktörlerin artması, sigara kullanımı ve kapalı ortamlarda daha fazla vakit geçirilmesi nedeniyle tüm dünyada kronik sinüzitin görülme sıklığının giderek arttığına işaret ederek, “Özellikle kronik sinüzitin tedavisinde gecikildiğinde enfeksiyonun bedende yayılması sonucunda önemli sıhhat sıkıntıları gelişebilmektedir. O denli ki sinüsler göze ve beyne çok yakın organlardır. Hasebiyle, sinüzit nadiren de olsa göz apseleri, görme kaybı ve menenjit olarak bilinen beyin zarı iltihaplanmasına neden olabilir. Ayrıyeten, astım tanısı konulan pek çok hastada kronik sinüzit hastalığı eşlik edebilmektedir. Bu, sinobronşial hastalık olarak adlandırılır” diyor.
Belirtiler 2 hafta içinde geçmezse, dikkat!
Sinüzit tedavi edilmezse tablo gitgide kronikleşiyor ve ameliyat gerektirecek hale gelebiliyor. Ayrıyeten önemli sıhhat sıkıntılarına da yol açabildiği için sinüzitte erken teşhis ve tedavi büyük bir ehemmiyet taşıyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, bu nedenle akut sinüzitin belirtileri 2 hafta içinde düzelmezse kesinlikle bir tabibe başvurmak gerektiği ikazında bulunarak, “Erken teşhis sayesinde sinüzitin kronikleşmesi önlenebilmekte ve hastaların hayat kaliteleri yükseltilebilmektedir” diye konuşuyor.
Polenlerden sigara kullanımına…
Akut sinüzit çoklukla kış aylarında üst teneffüs yolu enfeksiyonlarına eşlik ederken, kronik sinüzit ise yaz – kış fark etmeden her mevsim oluşabiliyor. Baş bölgemizde bulunan hava dolu boşluklar olan sinüsler, boğazımızın ve yutağımızın ıslak olmasını sağlayan ve mukus olarak isimlendirilen sağlıklı salgılar üretiyorlar. Mukuslar burun boşluğu kanalıyla boğaz ve yemek borusuna ulaşıyorlar. Sinüslerin içinde yer alan mukoza zarı çeşitli etkenler nedeniyle şiştiğinde bu drenaj bozuluyor ve mukuslar sinüsler içinde birikmeye başlıyorlar. Sinüslerin mukuslarla dolu olması ise virüs, bakteri ile mantarların bu bölgede kolaylıkla üremelerine ve yayılmalarına neden oluyor. Enfeksiyon başlayınca genel hastalık hali oluşuyor, mukoza zarı daha çok şişerken vakitle polip denilen yapılara da dönüşebiliyor. Klima, sigara kullanımı, polenler ve öteki alerjenler, geniz eti, burun içi deviasyonlar, hava kirliliği ile tozlu ortamlar, sinüzitin gelişimini en çok kolaylaştıran sebepleri oluşturuyor.
Kronik sinüzit sinsi belirtiler ile seyrediyor!
Akut sinüzit; baş ağrısı, gözlerde sulanma, ateş, yüz ve gözlerin etrafında dolgunluk hissi ile burun akıntısı üzere belirtilerle kendini gösteriyor. Kronik sinüzitin ise sinsi belirtilerle seyrettiğini vurgulayan Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, “Örneğin, sinüzitin en temel belirtilerinden olan baş ağrısı kronik sinüzitte gelişmez. Bu nedenle, kronik sinüzit tanısı konulduğunda hastalarımız ‘Ama benim başım ağrımıyor’ kelamlarıyla şaşkınlıklarını tabir ederler. Ayrıyeten kronik sinüzitte, akut sinüzitin tipik belirtilerinin bilakis koku ve tat alma kaybı, burun tıkanıklığı ile geniz akıntısı, öksürük, nefes darlığı ve halsizlik üzere belirtiler ön plandadır” diyor.
Cerrahi müdahale gerekebiliyor!
Sinüzit tedavisi; hastalığın tipine (akut yahut kronik), şiddetine ve sebebine (alerji, anatomik sorun gibi) nazaran planlanıyor. Akut sinüzitlerin bir kısmı resen düzelebiliyor. Kronik sinüzitin ise kesinlikle tedavi edilmesi gerekiyor. Sinüzit, ilaç tedavisi (ateş varsa antibiyotik tedavisi gibi) ve ömür usulü düzenlemeleriyle denetim altına alınabiliyor. Kulak, Burun ve Boğaz Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Dilaver Özturan, ancak sinüzit bu tedavilerle düzelmiyorsa cerrahi tekniğe başvurmak gerektiğini belirterek, “Cerrahi yolda temel gaye, sinüs kanallarının açılması ve drenajının, yani sinüslerin içinde yer alan sıvının dışarı çıkarılmasıdır” diyor. Endoskopik cerrahinin tedavide çok değerli bir metot olduğuna değinen Prof. Dr. Dilaver Özturan, “Bunun nedeni ise endoskopik tekniğin muteber bir teknik olması ve bu sayede mukoza kaybı ile kanama üzere meselelere yol açmamasıdır. Böylece ameliyat sonrasında hastanın konforu bozulmaz. Hastalar genel olarak bir yahut iki günde olağan ömürlerine dönebilmektedirler” bilgisini veriyor.
Sinüziti önlemek için 5 kritik kural!
- Sigara içmeyin, içilen yerlerde bulunmayın.
- Kalabalık ve tozlu ortamlardan uzak durun.
- Bol bol denize girin yahut günde 2-3 kere deniz suyu ile burnunuzu yıkayın.
- Bilinen bir alerjiniz varsa kesinlikle tedavi olun.
- Burun eğriliği, geniz eti yahut burun konkalarında şişme üzere problemleriniz varsa, tedavi için doktorunuza başvurun.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
