Eserlerinin ehemmiyeti haliyle onları hem rock müzik tarihimizin kilometre taşları, hem de en tartışmalı isimleri haline getirmişti. Bir sacayağının parçaları olarak Barış Manço ve Cem Karaca’yı erken denebilecek yaşlarda kaybetmiştik. Son çınar Erkin Koray idi. Erkin Baba 8 Ağustos günü, 82 yaşında veda etti.
1941’de İstanbul’da doğmuş, 25 yaşında “Bir Eylül Akşamı / It’s So Long” 45’liğini çıkararak, memleketin ilk rock plaklarından birine imza atmıştı. Serde delikanlılıkla karışık bir mana arayışı vardı. Bir hafta için gittiği Fransa’da parasızlıktan sokaklarda gitar çalmış, bir yıl böylelikle tutunmuş, bir vesileyle John Lennon ile tanışıp o ünlü fotoğrafı çektirmişti. Yurtdışına istikbali için değil, müziğini, felsefesini geliştirip buralara taşımak amacıyla gitmişti. Baba’ya göre yaptığı müziğin felsefesi isyandı. Memlekete döndüğünde iyi müzik yapmak için çiçek çocuklarının yaşam tarzını benimsemişti. Hippi akımının dünyayı sardığı yıllarda yaşadığı komün hayatı, uzun saçları ve kıyafetiyle ilgi odağı olunca mahalle baskısı gördü, sözlü tacizlere ve fiziki saldırılara uğradı; sokak ortalarında kavgalara tutuştu.
REHBER OLDU
Özgün bir karaktere, farklı bir bünyeye sahipti; birden fazla kimliği vardı. Diğer müzisyenler karşısında kendini gerçek rockçı olarak tarif ederdi. Türkiye’de ilk elektro gitara sahip olan müzisyenlerden, rock müzik tarihimizde aynı zamanda gitar virtüözü sıfatına sahip az sayıdaki efsaneden biriydi. Özellikle 1967-1977 yılları arasında yaptığı müzik, yerli müzisyenlere dudak büken buradaki rock dinleyicileri tarafından bile sahiplenilmiş, sonradan Türkçe rock yapmaya çalışan kuşağın rehberi olmuştu. Bu dönemde tarihimizin en iyi rock şarkılarına imza atmıştı. Şarkılarının temalarını ve dilini yaşadığı hayatın içinden çekip almış; kendine has gitar tınısı ve özgün melankolik melodileriyle dinleyenlerini mutlu etmeyi başaran bir dünya kurmuştu.
Seksenlerden sonra memleketin siyasi havası gibi, müziği değişmiş; direksiyonu kırarak mistik bir duruşun arkasına yerleştirdiği arabeske yönelmişti. Arabeski de farklıydı; onu rock formunun içine yerleştirerek çalıyordu. Ayrıca bu müziğe elektro bağlamayı sokma cesaretini göstermişti. Bu dönem yaptığı albümler eleştirilse de sonradan müzik kültürümüze yapılan katkılar olarak kabul gördü. TRT yıllarca onu yasaklamış, sonradan davet etmişti. Albümlerinden telif hakkı alamadığı iddiasıyla sağa sola sayısız dava açmıştı. Diskografisi biraz da bu yüzden “Arap Saçı”na dönmüştü. Sağa sola derken nahifti aslında: arada bir siyasilere “sağdan soldan estarabim” takılıyor, sağ ile solun birleşmesi gerektiğini söylüyordu.
GÜNAH VE SEVAPLARIYLA…
Günah ve sevaplarıyla eleştirilemez değildi, ancak hayranlarının nezdinde gerçek bir ikondu. Örneğin çocuğunu okutmadığı için haklı bulanlar olduğu gibi eleştirenleri de hiç eksik olmadı. Etten kemikten bir ruhtu; eleştirilemez olmadığı gibi linç edilmeyi de hak etmiyordu.
Bu yıl Özkan Uğur’un da aralarında olduğu çok vefat gördü müzik dünyası. Erkin Baba’nın vefatının ardından sağcısından solcusuna herkes taziyelerini sundu. Bu da onun sadece bir kesimin değil, tüm memleketin sanatçısı olduğunun göstergesiydi. Bundan sonra sual eden olursa, Erkin Baba’yı (hayat hikâyesini yazdığı kitabın adıyla ve içindeki bir bölümle) “Mezarlık Gülleri” anlatacak.