Abdal Musa Sultan, Anadolu’nun tanınmış erenlerinden ve ermişlerinden biri olarak tanınıyor. Kullanıcılar ise soruyor. Abdal Musa kimdir? Abdal Musa’nın hayatı, eserleri nelerdir? İşte detaylar…
Ünlü bir ozan ve düşünür olan Abdal Mûsa çok merak ediliyor. Kullanıcıların sık sık sorgulattığı Abdal Musa kimdir? Abdal Musa’nın hayatı, eserleri nelerdir? sorularına cevap aranıyor.
ABDAL MUSA KİMDİR?
Kökeni Horasan’a dayanmaktadır. Hoy kasabasına gelerek bir süre orada yaşamış olması nedeniyle “Hoylu” olarak da bilinir. Hacı Bektaş Veli’nin amcası Haydar Ata’nın oğlu ve Hasan Gazi’nin torunudur. Abdal Musa Sultan, aynı zamanda “Köse Musa” adıyla da anılır.
Abdal Musa Sultan, Horasan Erenleri arasından gelmekte olup Hz. Peygamber’in soyundandır. 14. yüzyılda yaşadığı ve Osmanlıların Bursa’yı fethettiği yıllarda Orhan Bey’in askerleriyle savaşlara katıldığı ve büyük yararlıklar gösterdiği tarihi kaynaklarda belirtilmiştir. Hacı Bektaş Veli’nin önde gelen halifelerinden biridir. Sultan unvanı ve Abdallık mertebesi bulunmaktadır. Pir evindeki hizmet görevi ise “Ayakçı Postu” olarak adlandırılır. Bu post, Bektaşi tarikatındaki on iki postan on birincisi olup diğer adıyla “Abdal Musa Sultan Postu” olarak bilinir. Ayakçılık, Abdallık mertebesinin bir göstergesidir.
ABDAL MUSA HAYATI, ESERLERİ NELERDİR?
Elmalı, Tekke köyündeki dergahı, Bektaşi geleneğindeki dört büyük “Asitanei Bektaşiyan”dan biridir. Ancak, Abdal Musa Sultan adına Anadolu’nun farklı yerlerinde birçok makam ve türbe yapılmıştır. Birçok yazar ve araştırmacı, bu büyük savaşçı ve düşünür hakkında araştırmalar yapmıştır. Bazılarına göre Abdal Musa Sultan, Bursa’nın fethinden sonra Manisa, Aydın ve Denizli yörelerinde bulunmuş, daha sonra Türkmen ve yörüklerin yoğun olduğu Elmalı yöresinde tekkesini kurmuştur. Ayrıca Denizli’de yatan “Büyük Yatağan Baba”dan da ilham aldığı belirtilmektedir.
Şair, düşünür, Horasan ereni Abdal Musa Sultan’ın kerametleri ve erdemleri yüzyıllardır anlatılagelmiştir. Tekke köyüne bağlı Elmalı ilçesindeki türbesi, 14. yüzyılda Selçuklu mimarisinin örneklerinden biriyle inşa edilmiştir. Ünlü gezgin Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde Tekke hakkında önemli bilgiler vermiştir. Buna göre, tekkenin kubbesindeki altın alem, beş saat uzaklıktan görülebilmektedir. Abdal Musa Sultan’ın sandukasının baş ucunda seyyid olduğunu belirten yeşil bir imame bulunmaktadır. Tekkenin etrafında bağlar, bahçeler, misafirhaneler, kiler, mutfak ve meydanlar gibi birçok ek bina bulunmaktadır. Mutfakta kırk derviş hizmet etmektedir.
Büyük bir misafirhane ve geniş bir ahır da meydanın dışında yer almaktadır. Tekkenin mutfak ateşi hiç sönmemiştir. Tekke, zengin vakıflara sahip bir kurumdur. On binlerce koyunu, binlerce deve ve yüzlerce katı ile yedi değirmeni olduğu Evliya Çelebi tarafından kaydedilmiştir. Ancak Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra dağıtılan tekkeler arasında Abdal Musa Sultan tekkesi de etkilenmiştir. 1829 yılında gönderilen devlet memurları tarafından tekkenin eşyaları ve hayvanları satılmış ve defteri İstanbul’a gönderilmiştir. Bu durum, tekkelerin 1925’te kapatılmasına kadar devam etmiştir. Tekke zaman içinde hasar görmüş ve günümüzde sadece Abdal Musa Sultan’ın türbesi ayakta kalmıştır. Türbede, Abdal Musa, annesi, babası, kız kardeşi ve Kaygusuz Abdal’ın mezarları bulunmaktadır. Tekkenin giriş kapısındaki kitabe beyiti aşağıdaki gibidir:
“Edeble kıl ziyaret bir makam-ı alişandır bu
Füyuz’u Hakk’a menba asitan-ı aşikaandır bu.”
Önceden belirtildiği gibi, Alevi-Bektaşi şiirine “nefes” adı verilir. Alevi-Bektaşi şiiri genellikle Yunus Emre’nin etkisinden kaynaklanmaktadır. Bu şiir geleneği daha sonra Abdal Musa ile şekillenmiş ve Kaygusuz Abdal ile zirveye ulaşmıştır. Abdal Musa’nın günümüze ulaşan şiirleri çok azdır, ancak bu şiirler Alevi-Bektaşi edebiyatının seçkin örnekleri olarak kabul edilir. Bu şiirlerle birlikte Alevi-Bektaşi edebiyatı kesin bir anlam kazanmıştır.