Türkiye Acil Tıp Derneği, yaz mevsimiyle beraber acillere başvuran hastaların profilindeki değişime vurgu yaparak uyarıda bulundu. Kardiyak Aciller Eğitim Komisyonu Genel Koordinatörü Uzm. Dr. Derya Abuşka, sivrisinek sokmalarına karşı diyabet hastalarını uyardı. Abuşka, “Aşırı kaşıma ve cildi kanatma, yaralama sonucu, oradan enfeksiyon girişi olabilir ve bu da çok daha ciddi tablolara yol açabilir” dedi.
Bu yıl ülkemizi de etkisi altına alması beklenen sıcak hava dalgası nedeniyle yurttaşlara sıcaklarla ilgili uyarı üzerine uyarı yapılıyor. İklim uzmanları, hava sıcaklıklarının 50 dereceyi bulabileceği uyarısı yaparken, Türkiye Acil Tıp Derneği (TATD) uzmanları ise yaz mevsimiyle beraber acillere başvuran hastaların profilindeki değişime vurgu yaptı; bazı hasta grupları için yaz mevsiminde daha da artan risklere dikkat çekti.
Derneğin YouTube kanalından da bu konularla ilgili yurttaşlara yönelik bilgilendirme videoları yayınladıklarını kaydeden TATD Kardiyak Aciller Eğitim Komisyonu Genel Koordinatörü Uzm. Dr. Derya Abuşka, vatandaşlara önemli uyarılarda bulundu.
“BASİT TRAVMALAR DAHİ İÇ KANAMAYA YOL AÇABİLİR”
Dr. Abuşka, yaz aylarında travma hastalarının acillere çok sık başvurduğunu vurguladı ve “Yaz aylarında bize en çok gelen aslında bir taraftan da travma hastalarımız. Travma hastalarımız yaz aylarında artar çünkü ev alanından dışarıda vakit geçirme sayısı arttıkça araç içi araç dışı trafik kazaları ve basit düşmeler gibi travma hastalarımız artar. Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarımız burada basit düşmelerde, minör travmalarla bile ciddi etkilenebiliyorlar. Hasar alan bölgeye bağlı olarak iç kanama riski de olabiliyor. O yüzden bu hastalarımızın kendini travmadan koruması da tabii ki önem arz eder” dedi.
“KENE ISIRMALARINDA SAĞLIK ÇALIŞANI MÜDAHALE ETMELİ”
Daha çok Orta Anadolu ve Orta Karadeniz’de görülen ve Kırım Kongo Kanamalı Ateşine neden olan kenelerin İstanbul’da bulunmadığına dikkat çeken Dr. Derya Abuşka, yine de kene ve böcek ısırıklarına karşı da alınabilecek önlemlerden bahsederek şu bilgileri verdi: “İstanbul genelinde Kırım Kongo ile alakalı bir bulaş şimdiye kadar tespit edilmedi, görmüyoruz. Ama kene ısırıklarında önemli olan şey şu; parka bahçeye açık alanlara giderken mümkün olduğunca uzun kıyafetler giyerek korunmaya çalışmak gerekiyor. Ne kadar korunsanız da yine de kene ısırığıyla karşılaşabilirsiniz. Önemli olan vücudun herhangi bir yerinde bir kene varsa bunu bir sağlık çalışanı çıkarsın; çünkü parçalanabiliyor, kafası içeride kalabiliyor. Bir de vücudun bir yerinde bir kene varsa başka bir yerinde de olma ihtimali daha yüksektir. Kıvrım bölgelerinde, koltuk altlarında, kasıklarda atlanabilir mesela. Biz hastalara hep bunu söyleriz, tamamen soyalım, başka bir yerinde olmadığından emin olalım. Bunu da kontrol etmek gerekli.”
“AŞIRI KAŞIMAK, VÜCUDA ENFEKSİYON GİRİŞİNİ KOLAYLAŞTIRIR”
Yazın yine sıkça karşılaşılan acil vakalar içinde böcek ve sivrisinek sokmalarının dikkat çektiğine işaret eden Dr. Abuşka, eğer zehirli bir böcek ısırığı sözkonusu değilse ısırılan bölgenin su ve sabunla güzelce yıkanıp basit kaşıntı giderici jellerle rahatlatılabileceğini kaydetti. Dr. Abuşka, sivrisinek sokması sonucu hayati tehlike oluşturabilecek durumun ise bazı hasta gruplarında yara yapacak kadar kaşımayla meydana gelebileceğini söyledi ve uyardı: “Böcek sokmalarıyla ilgili olarak da, genelde basit kaşıntı, hafif kızarıklık, lokal ödemler yapabilir. Bölgeyi su ve sabunla yıkayıp temiz tutup, çok fazla kaşıntı varsa jeller kremler kullanılabilir. Sivrisinek sokmalarında da böcek sokmalarında önerdiğimiz her şey geçerli. Toksik, zehirli bir böceğin ısırığı olmadığı sürece lokal kaşıntılar yapar. Asıl önemli olan, o bölgenin fazla kaşınıp cilt bütünlüğü bozulduğunda, kanattığınız zaman oradan enfeksiyon girişi olabiliyor. Özellikle diyabetik ya da bağışıklığı baskılanmış hastalarda bu enfeksiyon giriş odakları daha sistemik enfeksiyonlara yol açabilir. O yüzden cilt bütünlüğünü bozmamak, kanatmamak, şişkinlikleri patlatmamak gerekli. Çok fazla kaşıntı şikayeti varsa sistemik veya lokal, topikal antihistaminikler (alerjik reaksiyon ilaçları) ile kaşıntı önleyici kremler ve jellerle takip etmek yeterli olacaktır”
“SU ARITICI FİLTRELERİ YAZIN DAHA SIK DEĞİŞTİRİN”
Yaz aylarında besin zehirlenmeleriyle de sıkça karşılaştıklarını kaydeden Dr. Abuşka, şunları söyledi: “Besinlerin sıcağa maruz kalmaları ve çabuk bozulmaları sebebiyle besin hijyenini, su hijyenini sağlamak yazın zor olduğu için, bulantı, kusma, ishal ataklarıyla özellikle çocuk hasta grubunda çok fazla acil servis başvurusu olduğunu görüyouz. Mümkün olduğu kadar tek öğünlük pişirip bekletmeden besinleri tüketmek ve yine su hijyenine dikkat etmek önemli. Ayrıca arıtma cihazlarında filtrelerin değiştirilmesi ve plastik kapların sürekli temizlenmesi ve hijyene dikkat etmek önemli çünkü suyla da çok hızlı bulaş olabiliyor.”
“TATİLCİLER İLAÇ DÜZENİNİ BOZMAMALI”
Tatile giderken ilaçlarını yanına almayı unutup ilaç düzeni bozulan kronik hasta grubunun da yazları sık sık acillik olabildiğini belirten Dr. Derya Abuşka, “Acil servislerde, özellikle yaz aylarında farklı şehirlerde yaşamak üzere giden hastalarımızın, kullandığı düzenli ilaçları yanlarında götürmemesi ve birkaç gün boyunca ilaçlarını almaması sebebiyle farklı semptomlarla gelen hastalarımız oluyor. En son tansiyon ilacını unuttuğu için yüksek tansiyona bağlı semptomlarla gelebiliyorlar. Yine idrar söktürücü ilaçlarını içmedikleri için kalp yetmezliği, nefes darlığı gibi semptomlarla gelebiliyorlar. Şeker hastaları, düzenli ilaç kullanmazsa yüksek şekerle alakalı koma tablosuyla bile gelebiliyorlar. Dolayısıyla düzenli ilaç kullananımına devam etmeleri sıcak alanda uzun süre maruziyetlerini engellemeleri, kendilerini sıcaktan korumaları ve yeterli su miktarı tüketmeye dikkat etmeleri önemli” diye konuştu.
“EN RİSKLİ GRUP KRONİK HASTALIĞI OLANLAR”
Sıcak çarpmalarında en yüksek risk grubunun kronik hastalığı olan bireyler olduğunu kaydeden Dr. Abuşka, uyarılarını şöyle sürdürdü: “Kronik hastalığı olan, kalp yetmezliği, böbrek yetmezliği hastalığı olan, idrar söktürücü ilaç kullanan; inme hastaları olabilir hipotalamik bölgesi (beynin vücut sıcaklık dengesini düzenleyen alanı) etkilenmişse ve diyabet hastalarımız daha fazla etkilenebiliyorlar. Önemli olan sıcağa maruziyeti engellemek. Vücut sıcaklığının 40 derecenin üzerine çıktığı dönemlerde, ciddi semptomatik bulgular ortaya çıkar. Sıcak çarpmasına maruz kalan bir hastaya nasıl müdahale edelim ? En uygunu önce onu serin bir alana almak ve vücudundaki kıyafetlerini çıkartıp mümkünse suyla spreyleme yöntemiyle ısının vücuttan buharlaşarak atılması ve vücudun kendi ısı dengesini sağlamasına yardımcı olmak. Daha ağır bir tabloda tabii ki acil servislere başvurmaları gerekir.”
YAŞLILAR VE ÇOCUKLARDA SICAK ÇARPMASI TEHLİKESİ
Yaşlıların hiçbir kronik hastalığı olmasa bile yaşla birlikte vücudun su tutma kapasitesi azaldığı için, sıcak çarpmasını çok daha ağır geçirebildiğini kaydeden Dr. Abuşka, çocuklar için de sıcak çarpmasının tehlikeli olabildiğine işaret ederek, “Çocuklar ise vücuttaki sıvı kaybını uzun süre maskeleyebilir ve tolere edebilirler. Belirtiler başlarda pek ortaya çıkmaz, son anda ortaya çıkabilir. Dolayısıyla bir çocukta bulantı, kusma, ishal, sıvı kaybı varsa; çocuğun sıcağa uzun süre maruziyeti de susuz kalma tablosunu etkileyecektir. O yüzden çocukların da uzun süre sıcağa maruz kalmamaları, koruyucu şapkalar takmaları ve mümkünse gölge alanlarda bulunmaları önemli. Okulların kapanmasıyla evde ve dışarıda daha fazla vakit geçiren çocuk yaş grubumuzda travmaları fazlaca görebiliyoruz. Düşmeye bağlı ön kol kırıkları, salıncaktan düşmeye bağlı vakalarımız artıyor. Özellikle 3 yaş grubuna bu konuda çok dikkat etmek gerekiyor” dedi.