Kerry, 20’li yaşlarındayken sosyal hizmet alanında çalışıyordu. Hem masraflarını karşılayacak hem de bir miktar tasarruf yapacak kadar para kazanıyordu. Partneri ise yarı zamanlı çalışan bir yüksek lisans öğrencisiydi. Kerry, birincil gelir sahibi olarak faturaların çoğunu ödüyordu. Ama partneri mezun olup iş teklifi aldığında işler değişti.
Şimdi 30’lu yaşlarında olan Chicago’lu Kerry, partneri “ülkenin öbür ucunda” iş bulduğunda, “İşimi bıraktım ve onunla birlikte taşındım. Kariyerimde ve hayatımda gerçekten mutlu olmama rağmen, kimseyi tanımadığım ve iş bulamadığım bir yere gittim” diyor.
Zamanla Kerry, eşinin kariyerine kendi kendisininkinden daha fazla öncelik verdiğini fark etti. Bu taşınma sürecinin kendi kariyerini ve kazancını birkaç yıl geriye götürdüğünü hissetti.
Her ne kadar kadınlar eğitimde erkeklerden daha önde olsalar ve ABD’de iş gücünün yarısına yakınını oluştursalar da, pek çok kadın hala Kerry’nin deneyimini paylaşıyor.
Mali danışmanlık şirketi Deloitte’un 2023 yılı çalışan kadınlar (Women @ Work) raporu için araştırmacılar, 10 ülkede 5 bin kadınla anket yaptı. Katılımcıların yaklaşık yüzde 40’ı partnerlerinin kariyerinin öncelikli olduğunu söyledi. Kadınlar bunun nedenleri arasında finansal ve sosyal faktörleri, bakıcılık ve ev sorumluluklarının getirdiği yükler gibi nedenler öne sürdü.
Ancak ankete katılan kadınların eşlerinin kariyerine kendilerininkinden daha fazla öncelik vermelerinin en büyük nedeni eşlerinin daha fazla para kazanmasıydı. Zira dünya genelinde veriler kadınların hala bir erkeğin kazandığının yüzde 77’sini kazandığını gösteriyor.
New York’taki Hunter College’da sosyoloji profesörü Pamela Stone, kitap yazarken görüştüğü kadınların çoğunun “erkeğin tam gaz ilerlediğini ve başarılı olduğunu gördüğünü” söylüyor. Bu yüzden de iş kendi iç kararlarını vermeye geldiğinde, ‘Onun benden çok daha fazla para kazanacağını biliyordum’ gibi şeyler söylüyorlardı” diyor.
Stone, konu para olduğunda seçimin daha az duygusal hale geldiğini söylüyor. “Bu, kadınların vizyonsuz olması ya da liberal, ilerici vs. olmamasıyla ilgili değil” diyor ve ekliyor:
“Bu kimin daha iyi şansa sahip olduğuyla ilgili. Eğer bahis oynayan biriyseniz, erkeğin kariyerinin daha güçlü olacağına bahse girersiniz, çünkü piyasada cinsiyet ayrımcılığı var.”
Deloitte’un küresel çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık sorumlusu Emma Codd ise bu bahse girmenin bir kısır döngü başlattığını çünkü kendi kariyerlerine öncelik vermeyen kadınların gerçek kazanç potansiyellerine ulaşma veya eşlerinin gelirini karşılama olasılıklarının daha düşük olduğunu söylüyor.
Codd’a göre “Daha fazla kadının birincil gelir sahibi olduğunu görmek harika olurdu. Ama bu kadınların çoğu kariyerlerine öncelik vermiyorsa, ailede birincil kazanan olma şansları muhtemelen azalacak”.
KÜLTÜREL BASKI
Ancak kadının geliri eşinin gelirini aşmaya başlasa bile, bu kariyerinin öncelikli hale geleceğinin garantisi olmaz. Deloitte raporunda belirtilen pek çok vakada, daha fazla kazanan kadınlar işlerini eşlerininkinden sonra ikinci sıraya koyuyor. Her 10 kadından biri, evlerinde birincil kazanç sahibi olduklarını, ancak bu grubun yüzde 20’sinin hala eşinin kariyerine öncelik verme konusunda baskı hissettiğini söylüyor.
Codd, “Bu rakam bizim için çarpıcı olan kısımdı. Bunu açıklayan kültürel bir unsur olmalı” diyor.
Bu, kadınların eşlerinin kariyerlerine sadece para yüzünden öncelik vermedikleri anlamına gelebilir. Sosyal baskılar ve beklentiler de devreye giriyor.
Stone ve meslektaşları, farklı kuşaklardan katılımcıları içeren bir çalışmada Harvard İşletme Okulu’ndan mezun olan 25 binden fazla kişiyle görüştü. Bu kadınların “büyük çoğunluğu” her iki kariyerin de eşit öneme sahip olduğu eşitlikçi bir evlilik beklerken, ankete katılan tüm erkeklerin yarısından fazlası kendi kariyerlerinin öncelikli olmasını bekliyordu.
Erkekler, daha fazla para kazanan kişi olmanın çok ötesinde anlamlar yüklenen bir terim olan “eve ekmek getiren kişi” olarak görülmek istiyor.
İngiltere’deki Bath Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, erkeklerin ruhsal durumlarının karşı cinsten partnerlerinden daha fazla para kazanıp kazanmamalarına bağlı olduğunu gösteriyor. Pew Araştırma Merkezi’nin 2023 yılında yaptığı bir anket, çiftler benzer miktarlarda kazansa bile, erkeklerin ücretli iş ve boş zaman faaliyetlerine daha fazla zaman ayırdığı ve kadınların çocuk bakımı ve ev işlerinin çoğunu üstlendiği geleneksel cinsiyet rollerine girdiklerini gösterdi.
Bazı araştırmalar, erkekler kendilerini evin geçimini sağlayan kişi olarak gördüklerinde, eşlerinin kariyerlerine daha az saygı duyduklarını ve onlara karşı daha az esnek olduklarını gösteriyor. Stone’a göre bu da bir döngü ve bir erkek karısının kariyerini değersizleştirdiğinde, karısının erkeğin kariyerini karşılamak ya da aşmak için yükselmesi için çok az alan bırakır.
TOPLUMSAL CİNSİYET NORMLARI
Ancak erkek partnerler bu döngüyü tek başına sürdürmez. Bazen kadınlar da kendi kariyerlerini değersizleştirmede rol oynarlar; bu bazen ilişkide huzuru korumak için kasıtlı yapılır, bazen de terazi farkında olmadan onlar aleyhine eğildiğinden kasıtsızdır.
Kerry’nin ilişkisinde, partnerinin içine düştükleri dengesiz dengeden memnun olduğunu ve kariyerinin arka planda kaldığını açıkça gördüğünü söylüyor:
“Yaptığım fedakarlıkların olması gerektiği kadar takdir edildiğini hissetmiyordum. Hiçbir zaman tam olarak anladığını sanmıyorum.”
Kerry, geleneksel olarak kabul gören bir cinsiyet rolüne kaymanın ve kendi hırsını bir kenara itmenin gerçekten farkına varmadan gerçekleştiğini söylüyor. Sonunda istediği şeyin bu olmadığını fark etmiş ve çift ayrılmış.
“İnsanlar toplumsal cinsiyet normlarının ağına düşüyor” diyor Codd ve ekliyor:
Bu tamamen bilinçsizce gerçekleşebilir.”
Uzmanlar, kadınların kendi kariyerlerine de öncelik vermediklerini, çünkü özellikle ev ve aile sorumlulukları gibi kadınlara daha fazla düşen pek çok işi bir arada yürüttüklerini söylüyor. Deloitte raporuna göre, “Katılımcıların yüzde 88’i tam zamanlı çalışmasına rağmen, neredeyse yarısı temizlik veya bakmakla yükümlü oldukları kişilerin bakımı gibi ev işlerinde birincil sorumluluğa sahip. Sadece yaklaşık yüzde 10’u bu sorumlulukların eşlerine ait olduğunu söylüyor.”
Codd’a göre sadece yorgunluk nedeniyle bile kariyerlerine öncelik vermiyor olabilirler. “Açıkçası, tam zamanlı çalışıyorsunuz ve sonra eve gidip akşamları, hafta sonları ve işe gitmeden önce bir sürü şey yapıyorsunuz” diyor Codd. Sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Yorgunluk, tükenmişlik – ruh sağlığıyla ilgili bildiğimiz her şey – seçim yaparken kadınları ‘enerjim yok, kariyerimi ilerletmek için ayıracak zamanım yok’ deme noktasına getirebiliyor.”
Codd, bakıcılık ve diğer ev sorumluluklarına kariyerlerinden daha fazla öncelik vermeye bilinçli olarak karar vermemiş olsalar bile, iş gücünün hala öncelikle kadınlara düştüğünü söylüyor.
“Bu sorumluluklar bazen ortadan kalkmıyor ve bazen iş gününüzün içine dahil oluyorlar. İş yerinde ilerlemenin sadece işe gelip işinizi yapmaktan ibaret olmadığını herkes bilir. Ancak başkasının kariyeri için kendi kariyerinizi ikinci plana atıyorsanız ya da evde birilerinin tüm bu işleri yapması gerektiğini biliyorsanız, ilerleme fırsatını değerlendirir misiniz? Büyük ihtimalle bunu yapmazsınız.”